14 Mayıs 2016 Cumartesi

“KIRMIZI FULARLI KIZI ÖVMEK VATAN HAİNLİĞİ DEĞİL”MİŞ.

Bu yazıyı her kesimden, her ideolojiden insanın dikkatle okumasını diliyorum. Geçen hafta ameliyat olmam nedeni ile çok önemli gelişmelerin olduğu bir haftayı haliyle pas geçmiş olduk.

Bu günden geriye doğru gidersek; iki gün önce twitter yönetiminden bir mail aldım.

Özetle “elimize ulaşan mahkeme kararına göre Türk Hukukunu ihlal ettiğiniz içerik hakkında henüz bir işlem yapmadık ama yapmak zorunda kalabiliriz. İçeriği kendi isteğiniz ile kaldırmak istiyorsanız bize bildirin ” diyordu.

Ben de cevaben gardaş, sen hiç yorulma, ben Türküm, Türk Hukuku da bizim hukukumuz. İçeriği ben kaldırıyorum. Nasılsa ellerinde ekran görüntüsü vardır, biz hesaplaşırız, siz bizim aramıza girmeyin dedim.

Öyle ya, bazıları gibi ülkemi, devletimi, hukukumu elin gâvuruna şikayet edip, onların ülkelerinde basın toplantısı yapıp, kendi meselemize ortak edecek kadar vatan haini değilim.


İçerik neymiş peki? Hepinizin malumu kırmızı fularlı “vatansever” bir kız vardı. C. Özdemir 12.2.2014 tarihinde ekrana çıkarmış proğram yapmıştı.


Sonra bu vatansever kızın dağda Karayılan ile fotoğrafları çıkmıştı.




Ben de bunları ekrana çıkaranlar vatan haini demişim “hataen.” Bunu da Aydın Doğan üzerine alınmış, medya onun ya.

Eğer bu linke  http://www.dailymotion.com/video/x1bzy8k_ayse-deniz-karacagil-kirmizi-fularli-kiz-12-02-2014_news tekrar bakarsanız kırmızı fularlı "vatansever kız “aslında biz bunu tiyatro sahnesi olarak değerlendirdik” diyor. Tabi biz bu 20 yaşındaki kız kadar zeki olmadığımız için uçaklarımızın Kandil’i spor olsun diye, ya da tiyatro sahnesi diye bombaladığını anlayamadık.

Yazılarımı takip edenler bilir, sürekli tekrarladığım bir şey var. Oy verseniz dahi yanlış yapılana yanlış demeyi bilin. Sizin yönetici diye seçtiğiniz insanlar yanlış yapabilir. Bizim bir insanı beğenip oy veriyor olmamız, o insanın tanrı olduğu anlamına gelmiyor.

Proğramı uygulayan siyasi kadrolar o proğramı iyi bulduğu için uygular. Kimse ülkeyi batırayım diye proğram yapmaz ama hata yapabilir, proğram yanlış olabilir. Onların görevi iyi buldukları bu proğramı yazılı, görüntülü, sosyal medyada kendine yakın insanlar aracılığı ile tanıtmak, doğru olduğuna inandırmaktır. Bizim görevimiz de yanlışları söylemektir. Allah aklı neden vermiş ki?

Çözüm sürecinde hata yapıldığını, bu fikre katılmadığımızı defalarca yazdık. Ama sürecin doğruluğunu anlatanlar neler yazdı hatırlarsınız. Şimdi okuduğunuzda son derece saçma bulduğunuz açıklamaları siyasilerin yapmış olması normaldir. Çünkü proğramı yapanlar onlar. Ancak onları destekleyen medya mensupları bunu ne için yapar?

-Öcalan’ın çok geniş bir prestij alanı var. Nadir insanlardan birisi.

-Öcalan dediğiniz adam için bebek katili falan deniyor ama şunu da söylemek lazım. Öcalan çıktı nevruzda gayet kapsayıcı, geleceği gösteren bir konuşma yaptı…..

-Pkk bir terör örgütü değildir. 100 kişi ile sınır karakoluna saldıran, ağır makineli tüfekler kullanan, halktan destek alan, 30 bin ölüme rağmen varlığını sürdüren bir örgüte terör örgütü demek kendini kandırmaktır. Dolayısıyla Öcalan’a terörist demek denize göl demek gibi bir şey. Siyasi amacına ulaşmak için şiddet kullanan bir politikacıdır Apo.

-Bir zamanlar “ölmeye hazırım” diyen Öcalan, şimdi “yaşatmaya hazırım” diyor.

-Öcalan bu süreçte çok sorumluluk bilinci ile hareket ediyor. Bence çözüm sürecinin ilerleyen aşamalarında Öcalan’ın konumunu Türkiye tartışmalı artık.

Onlar bu türden yazılar yazarken, biz onlara doğru bulmuyoruz ama madem devletimiz istedi denesin bakalım dedik. Ancak bu bebek katili olan adamın, bebek katili olma vasfını değiştirmez. Methiye dizmeyin dedik sürekli. Sosyal medyada dostlar bize, “şehit gelmiyor işte, sen kan aksın istiyorsun” dediler. Vatanseverliklerine halel getirdim diye kızacaklar ama o zaman alkışladığınız bu yazarlar hala utanmadan yazıyor, siz okuyorsunuz. Ve biz bebek katiline, bebek katili demeye devam ediyoruz. Tavrımızda hiçbir değişiklik yok. Çünkü doğru söyleyen bizdik, yalaka olan onlar.

Son zamanlarda o kadar çok hata yapıldı ki, hep tenkit ettik. Önceleri yazılarımı beğenenler şimdi okumuyor bile. Geçmişte yapılan hataları kendilerine başarı gibi gösterenleri hala göklere çıkarıyorlar. Ben 20 yaşından beri küffar ile mücadele ediyorum. Hiçbir kaynaktan beslenmeden. Beslendiğim tek kaynak var. Dinim ve mensubu olmaktan gurur duyduğum milletim.

Geçen hafta bir Ahmet Hoca vakası yaşandı. Konu gündemden düştüğü için uzatmadan sadece soracağım. Sosyal medya uzmanları Ahmet Hoca hakkında epeyi şey yazdı. Sizler alkışladınız. Ahmet Hoca ne yapmıştı da bu şekilde resmen kovulmayı hak etti? Paralı çete ne yazdıysa sizlerde onu söylediniz.

Büyük devlet olmakla gurur duyduğumuz bir ülkeye, bir başbakanı bu şekilde görevden uzaklaştırmak sizce yakıştı mı? Çalışma konusunda ters düşülebilir. Bunun da uygun şekilde çözümü vardır. Yıllarını bu ülkeye hizmet için vermiş bir insana bu muamele utanç olarak bize yeter. Bence Ahmet Hoca “ben emir eri olmam” dedi. O zaman uygun şekilde “biz de sizinle çalışamayız” der uzaklaştırırsınız. Kendinize bir “emir eri” bulursunuz.

Ahmet Hoca bu ülke için “vatansever” kırmızı fularlı kız, “vatansever” Öcalan kadar da faydalı olamamış anlaşılan.

Hiçbir görev bir kişi ile kaim değildir. Kuvvet komutanları hep birlikte emekli olduğunda “eyvah Silahlı Kuvvetler çökecek” diyenler, Silahlı Kuvvetlerimizin aslanlar gibi terörle mücadele ettiğini görmüyor mu?

Eğer yanlışların karşısında durmazsak ne hukuk sistemimiz doğru işler, ne de doğru yönetiliriz. Terör tanımını yeniden yap, belki de hendek kazmak, barikat kurmak serbest diye yaz demek isteyen batı ile böyle mücadele edilmez. Dün yanlışa susanlar, bugün yanlışı alkışlıyorlar. Yarının yanlışına çanak tutacaklar demektir.

14.5.2016







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder