İran
için de Amerika’nın ülkeyi karıştırdığı söyleniyor. Bu doğrudur, Amerika ve
İsrail İran’ı iç karışıklığa sürüklüyor. Arap Baharı da böyle olmuştu. Hatta
bizdeki birçok olay da böyle oluyor. Tek suçlu Amerika.
Rejimler
ne kadar adaletsiz ise o ülkenin dış güçler tarafından karıştırılması, kaos
yaratılması hatta iç savaşlar çıkarılması o kadar kolay oluyor. Yani rejimler
adeta dış güçlere çanak tutuyor.
Bizde
böyle olmadı mı? Defalarca yazdığım bir konu. Eğer adil olsaydık, demokrasimizi
yerine sağlam oturtsaydık pkk denilen bela belki de filizlenecek ortam
bulamayacaktı.
Eğer
adil olsaydık, demokrasimizi yerine sağlam oturtsaydık belki de sağ parti, sol
parti olmayacak “demokratlar” ve “cumhuriyetçiler” olacaktı bizde de. İslamcı
tabir edilen, laikçi tabir edilen partiler olmayacaktı.
Bu
söylediklerimi sahip olduğunuz ideolojileri bir kenara bırakarak aklıselim ile
düşünün. “Kimse benim düşündüğüm gibi
düşünmek zorunda değil, ben de başkalarının istediği gibi düşünmek zorunda
değilim” deyin kendi kendinize.
Araplar
bu aptallıkları yaptı. Ortadoğu’nun hali hepimizin malumu. Sebep bu işte. İslam
ülkeleri üzerinde oyun hazırlayanlar inanın dinimizi çok iyi incelemiş ve
biliyorlar. Bir şey daha biliyorlar, bizim dinimizi bilmediğimizi. Onun için
bizi hep din silahı ile vuruyorlar.
Daha
önce yazmıştım hani Muhammed Abduh, Paris’te ki hocası Cemaleddin Afgani’ye
mektup yazmış, “Davranışlarımızı
senin muteber talimatına göre tanzim ediyoruz. Dinin başını, dinin kılıcı ile
kesiyoruz “ demişti. Şimdi bu Batıni fitnecilere selefim diyen hoca
kılıklı hatta müceddit dedikleri zatın peşinden milyonlar gidiyor.
İran
bu anlattıklarımızdan beri midir? Yıllarca aynı hataları yapan rejimler onlarda
da dış güçlerin karıştırmasına müsait bir ortam yaratmıştır. Önceleri Şah
rejimi. Eğer adil bir yönetim olsa ve refah halkla paylaşılsa Humeyni devrimi
yaşanmazdı belki de.
Humeyni
durup dururken devrim yapmadı. Nedense devrim yapanların aklına devrim yapmak
gelmez. Batı onları alır yetiştirir devrimin gerekli olduğunu anlatır.
Humeyni’nin Bursa macerasından sonra Paris’e gittiğini bilmeyen var mı?
İran,
siyaseti güçlü, M.Ö. 1000 yıllarına dayanan Pers’lerin devamı olan köklü bir
kültüre sahip ülke. 601 yılında Arap ordularına yenilince Pers imparatorluğu sona
ermiş. 200 yıllık dönemde İslamı kabul etmişlerdir. Pers-Osmanlı ilişkileri
Safeviler zamanında özellikle Şah İsmail devrinde çeşitli savaşlara sahne
olmuş. Bunun dışında uzun yıllar komşuluk yaptığımız bu ülke ile savaş yapmadığımızı
tarih yazmaktadır.
Nüfusunun
önemli bölümünü Türkler oluşturuyor. Dini lider
Ayetullah Ali Hamaney Azerbaycanlı Türk’tür. İran'ın etnik yapısının dağılımı
erişime kapalı olduğu için tam bir bilgi yoktur ancak İran eski Dışişleri
Bakanı Ali Ekber Salihi, 2014 de Türkiye'ye yaptığı ziyarette nüfusun %40'nın
Türk olduğunu söylemiştir.
Geçtiğimiz
yıllarda Amerika’nın isteği üzerine devlet politikası olarak hepimize öcü
olarak gösterilen bir ülke. Hâlbuki her devletin nüfuz alanını genişletmek
ideali vardır.
Mezhep
farklılığı denilse bile Kuran’da ki İslama göre islam dışı da sayılabilir.
Ancak bu düşman gözü ile bakılmayı gerektirmeyen bir durumdur. Çok sayıda
Hristiyan ülke ile iyi ilişkiler içinde olurken, İran’ın bize öcü gibi
gösterilmesi düşünülmesi gereken bir konudur.
İran,
yaklaşık 35 yıldır batının daha doğrusu Amerikanın koyduğu ve diğer batılıların
onun kuyruğuna takıldığı bir ambargo ile karşı karşıyadır. Haliyle ekonomik durum
iyi sayılmayacak bir vaziyette. Tv’de konuşan İran eski büyükelçimizin
söylediğine göre, ambargoya rağmen ekmek, bizde kuruş olarak karşılığı dahi
olmayan bir rakama satılmaktaymış. Ekmek zamlanmış. Diğer ihtiyaç maddeleri de
şartlara göre pahalı olunca, görünürde halk bunu protesto ediyor.
Ben,
önce bizde sonra İran’da operasyon yapılacağı kanaatindeydim. Bizde bazı
denemeler yapıldı ve başarısız oldu diye mi yoksa aslında sıra bizde olmadığı
için mi İran’a operasyon çekiliyor bilmiyorum.
Eylemlerin çok sayıda şehre sıçraması,
olaylarda silah kullanılması, devlet binalarının yakılması ekonomik eylem
olmaktan ziyade iç savaşa götüren eylemler olarak görünüyor. Çünkü rejim
yanlıları da eylemlere başladığına göre bu grupların karşılaşma ihtimali pek de
uzak görünmüyor.
Batılı
ülkelerin genelde mesafeli duruşuna rağmen Amerika ve İsrail çok hararetli
destek veriyor protestoculara. Trump
"İran halkı zalim ve yolsuzluğa bulaşmış rejime karşı harekete
geçiyor" dedi. Kendileri pek merhametli ve yolsuzlukla hiç tanışmamış bir
ülke çünkü. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren sanki başka bir ülkeymiş gibi. Bozuk
giden ekonomilerini düzeltmek için petrol ve diğer yer altı kaynaklarına
milyonlarca insanın ölümü pahasına saldıran bir ülkenin başkanı bunu diyor.
Biz de, Amerikan halkı zalim ve dünyayı kana bulayan
Amerikan rejimine karşı ne zaman harekete geçecek diye bekleyecek miyiz?
Elbette hayır. Amerika İngilizlerin, Kızılderili kanları üzerine, derleme
insanlardan kurulu, kendi menfaatleri için milyonları katletmekten çekinmeyen
bir devlet ve halkı da refahı uğruna vicdan ile hiç tanınmamış bir topluluk.
İran’da eylem yapanlar bilmeli ki; Amerika ve İsrail
ajanlarının peşinden giderek devlet başkanlarının kafasını kesmekle ekonomi
asla düzelmeyecektir. Libya ve Irak örneği önlerinde dururken bunu düşünmeleri
gerekir.
Bunu sadece İranlılar değil biz de düşünmeliyiz. Ülkemiz
üzerinde operasyon yapan ve yapacak olanlara fırsat vermemeliyiz. İnsanların
birbirlerini öldürmesi ile ne ekonomi düzelir ne de sağlıklı bir rejim olur.
Sadece yıkım getirir bu eylemler.
Sırf mezhep farklılığı nedeni ile İran’da ki olaylara
Amerikan gözlüğü ile bakmak kesinlikle vicdani değildir. Öldürmenin, yakmanın,
yıkmanın hiçbir haklı tarafı olamaz. Bunlar olmadan da rejimler halkın istediği
şekle dönüşebilir. Amerikanın bölgeye getirdiği demokrasiyi hala görmeyen
varsa, vicdanını atıp oh olsun diyebilir.
02.01.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder