29 Ocak 2018 Pazartesi

İRAN BAHARI MI?

İran için de Amerika’nın ülkeyi karıştırdığı söyleniyor. Bu doğrudur, Amerika ve İsrail İran’ı iç karışıklığa sürüklüyor. Arap Baharı da böyle olmuştu. Hatta bizdeki birçok olay da böyle oluyor. Tek suçlu Amerika.

Rejimler ne kadar adaletsiz ise o ülkenin dış güçler tarafından karıştırılması, kaos yaratılması hatta iç savaşlar çıkarılması o kadar kolay oluyor. Yani rejimler adeta dış güçlere çanak tutuyor.

Bizde böyle olmadı mı? Defalarca yazdığım bir konu. Eğer adil olsaydık, demokrasimizi yerine sağlam oturtsaydık pkk denilen bela belki de filizlenecek ortam bulamayacaktı.

Eğer adil olsaydık, demokrasimizi yerine sağlam oturtsaydık belki de sağ parti, sol parti olmayacak “demokratlar” ve “cumhuriyetçiler” olacaktı bizde de. İslamcı tabir edilen, laikçi tabir edilen partiler olmayacaktı.

Bu söylediklerimi sahip olduğunuz ideolojileri bir kenara bırakarak aklıselim ile düşünün. “Kimse benim düşündüğüm gibi düşünmek zorunda değil, ben de başkalarının istediği gibi düşünmek zorunda değilim” deyin kendi kendinize.

Araplar bu aptallıkları yaptı. Ortadoğu’nun hali hepimizin malumu. Sebep bu işte. İslam ülkeleri üzerinde oyun hazırlayanlar inanın dinimizi çok iyi incelemiş ve biliyorlar. Bir şey daha biliyorlar, bizim dinimizi bilmediğimizi. Onun için bizi hep din silahı ile vuruyorlar.

Daha önce yazmıştım hani Muhammed Abduh, Paris’te ki hocası Cemaleddin Afgani’ye mektup yazmış, “Davranışlarımızı senin muteber talimatına göre tanzim ediyoruz. Dinin başını, dinin kılıcı ile kesiyoruz “ demişti. Şimdi bu Batıni fitnecilere selefim diyen hoca kılıklı hatta müceddit dedikleri zatın peşinden milyonlar gidiyor.

İran bu anlattıklarımızdan beri midir? Yıllarca aynı hataları yapan rejimler onlarda da dış güçlerin karıştırmasına müsait bir ortam yaratmıştır. Önceleri Şah rejimi. Eğer adil bir yönetim olsa ve refah halkla paylaşılsa Humeyni devrimi yaşanmazdı belki de.

Humeyni durup dururken devrim yapmadı. Nedense devrim yapanların aklına devrim yapmak gelmez. Batı onları alır yetiştirir devrimin gerekli olduğunu anlatır. Humeyni’nin Bursa macerasından sonra Paris’e gittiğini bilmeyen var mı?

İran, siyaseti güçlü, M.Ö. 1000 yıllarına dayanan Pers’lerin devamı olan köklü bir kültüre sahip ülke. 601 yılında Arap ordularına yenilince Pers imparatorluğu sona ermiş. 200 yıllık dönemde İslamı kabul etmişlerdir. Pers-Osmanlı ilişkileri Safeviler zamanında özellikle Şah İsmail devrinde çeşitli savaşlara sahne olmuş. Bunun dışında uzun yıllar komşuluk yaptığımız bu ülke ile savaş yapmadığımızı tarih yazmaktadır.

Nüfusunun önemli bölümünü Türkler oluşturuyor. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney Azerbaycanlı Türk’tür. İran'ın etnik yapısının dağılımı erişime kapalı olduğu için tam bir bilgi yoktur ancak İran eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, 2014 de Türkiye'ye yaptığı ziyarette nüfusun %40'nın Türk olduğunu söylemiştir.

Geçtiğimiz yıllarda Amerika’nın isteği üzerine devlet politikası olarak hepimize öcü olarak gösterilen bir ülke. Hâlbuki her devletin nüfuz alanını genişletmek ideali vardır.

Mezhep farklılığı denilse bile Kuran’da ki İslama göre islam dışı da sayılabilir. Ancak bu düşman gözü ile bakılmayı gerektirmeyen bir durumdur. Çok sayıda Hristiyan ülke ile iyi ilişkiler içinde olurken, İran’ın bize öcü gibi gösterilmesi düşünülmesi gereken bir konudur.

İran, yaklaşık 35 yıldır batının daha doğrusu Amerikanın koyduğu ve diğer batılıların onun kuyruğuna takıldığı bir ambargo ile karşı karşıyadır. Haliyle ekonomik durum iyi sayılmayacak bir vaziyette. Tv’de konuşan İran eski büyükelçimizin söylediğine göre, ambargoya rağmen ekmek, bizde kuruş olarak karşılığı dahi olmayan bir rakama satılmaktaymış. Ekmek zamlanmış. Diğer ihtiyaç maddeleri de şartlara göre pahalı olunca, görünürde halk bunu protesto ediyor.

Ben, önce bizde sonra İran’da operasyon yapılacağı kanaatindeydim. Bizde bazı denemeler yapıldı ve başarısız oldu diye mi yoksa aslında sıra bizde olmadığı için mi İran’a operasyon çekiliyor bilmiyorum.

Eylemlerin çok sayıda şehre sıçraması, olaylarda silah kullanılması, devlet binalarının yakılması ekonomik eylem olmaktan ziyade iç savaşa götüren eylemler olarak görünüyor. Çünkü rejim yanlıları da eylemlere başladığına göre bu grupların karşılaşma ihtimali pek de uzak görünmüyor.

Batılı ülkelerin genelde mesafeli duruşuna rağmen Amerika ve İsrail çok hararetli destek veriyor protestoculara. Trump "İran halkı zalim ve yolsuzluğa bulaşmış rejime karşı harekete geçiyor" dedi. Kendileri pek merhametli ve yolsuzlukla hiç tanışmamış bir ülke çünkü. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren sanki başka bir ülkeymiş gibi. Bozuk giden ekonomilerini düzeltmek için petrol ve diğer yer altı kaynaklarına milyonlarca insanın ölümü pahasına saldıran bir ülkenin başkanı bunu diyor.

Biz de, Amerikan halkı zalim ve dünyayı kana bulayan Amerikan rejimine karşı ne zaman harekete geçecek diye bekleyecek miyiz? Elbette hayır. Amerika İngilizlerin, Kızılderili kanları üzerine, derleme insanlardan kurulu, kendi menfaatleri için milyonları katletmekten çekinmeyen bir devlet ve halkı da refahı uğruna vicdan ile hiç tanınmamış bir topluluk.

İran’da eylem yapanlar bilmeli ki; Amerika ve İsrail ajanlarının peşinden giderek devlet başkanlarının kafasını kesmekle ekonomi asla düzelmeyecektir. Libya ve Irak örneği önlerinde dururken bunu düşünmeleri gerekir.

Bunu sadece İranlılar değil biz de düşünmeliyiz. Ülkemiz üzerinde operasyon yapan ve yapacak olanlara fırsat vermemeliyiz. İnsanların birbirlerini öldürmesi ile ne ekonomi düzelir ne de sağlıklı bir rejim olur. Sadece yıkım getirir bu eylemler.

Sırf mezhep farklılığı nedeni ile İran’da ki olaylara Amerikan gözlüğü ile bakmak kesinlikle vicdani değildir. Öldürmenin, yakmanın, yıkmanın hiçbir haklı tarafı olamaz. Bunlar olmadan da rejimler halkın istediği şekle dönüşebilir. Amerikanın bölgeye getirdiği demokrasiyi hala görmeyen varsa, vicdanını atıp oh olsun diyebilir.

02.01.2018


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder