Nedir ifrat ve tefrit önce genç nesil
için onu yazalım. İfrat, bir şeyde aşırı ileri gitme. Tefrit ise onun zıddıdır.
Mesela savurganlık ifrat ise, cimrilik tefrittir. Dinimiz ikisinden de
kaçınmamızı emreder, orta yolu bulmamızı öğütler.
“ O, her şeyi yaratıp, bir ölçüye göre
düzenleyerek takdir etmiştir. Furkan-2
“ O’nun katında her şey bir ölçü iledir”
Rad-8 ayetlerinde görüldüğü gibi kâinatta her şey bir ölçü ile yaratılmıştır.
Siyaset, uzaktan baktığınız gibi
değildir. Bir siyasetçi bazen hiç inanmadığı bir şeyi söyleyebilir. Hatta şahsi
olarak çok karşı olduğu fikri bile söyleyebilir. Bize düşen ne maksatla
söylendiğini anlamaktır. Çünkü siyasette çok kanattan oy almak esastır.
Geçen yazımızda demiştik doğru olduğuna
inanılan bir politika uygulanır. Bir lider için doğru nedir peki? Özellikle en
tepede olan bir yönetici her şeyi eliyle yapamaz. Bir konuda karar verecek
olduğunda danışmanları hazırlar ve o da karar verir. Danışman bilir diye
düşünür.
Peki, danışman yanlış biri ise ne
olacak? Danışman yanlış biri olur mu demeyin. Paralel danışmanların ülkeye ne
hale getirdiğini hepimiz gördük. Her dönem yanlış bir danışman ihtimali vardır.
Sosyal medyada uygulanacak politika veya
fikrin kabul ettirilmesi için görevliler olabilir. Onlar ne diyorsa doğru kabul
edilmesi, bizim aklımız işe yaramaz demek değil midir?
Başkanlık sistemi denildi, sosyal
medyada her fert başkancı oldu. Büyük ihtimalle nasıl bir başkanlık olduğunu,
içinde ne olduğunu kimse bilmiyor. Muhalefet, iktidar ne söylediyse karşı
olmaya devam etsin. Biz ise ülke için faydalı olacaksa neden olmasın deriz. Ama
bunun içinde ne var, nasıl bir başkanlık olacak diye de sormalıyız.
Göreve gelen bir makam sahibine paralı
çete övgüler diziyor, bütün sosyal medya aynı nakarat. Bir sebeple
uzaklaştırılınca hep bir ağızdan aleyhinde söylemediğimiz kalmıyor.
Yeni Genelkurmay Başkanı göreve geliyor
“işte komutan” diye başlayan mesajlar. Hâlbuki herkes görevini yapıyor. Hakan
Fidan görevden alınınca bakalım neler yazacaksınız.
Ahmet Hoca başbakan olduğunda
yazılanları hatırlamıyor insanlar sanırım. Bir de şimdi yazılanlara bakın.
Vatan haini, paralel ve pkk’lı olmadı sadece. Bakalım onları ne zaman
söyleyecekler. Gerçek manada Ahmet Hoca ile neden ters düşüldü bilen var mı?
Uydurup, size anlatılandan başka. İsterseniz Binali Yıldırım için şimdi dizilen
övgüleri not alın bir kenara, süresi dolduğunda bakarsınız.
Çalıştığımız insanlarla ters düşemez
miyiz peki? Düşersiniz elbet. Ama saydığım bu üç özellik yok ise, uygun bir
şeklide yolları ayırırsınız.
Dava adamları vardır, heybeciler vardır.
Heybeci, bir dava içinde yer aldığında menfaatine halel geldiğinde çirkefleşir.
Hemen karşı cenahta yer alır. Ama dava adamı, heybesi olmadığından haksızlığa
uğrasa bile asla asaletini bozmaz. Çünkü aslolan davasıdır. Hatta kendisine
“insan geldiği yeri bilmeli ki, nereye gideceğini bilsin” dense bile yine
bozmaz. Onlar “benim ağzımdan aleyhte tek kelime duymayacaksınız” diyecek kadar
asildir.
Yanlışları dile getirmeye Erdoğan
karşıtlığı diye tepki verenler, destek vermekle tapınmak arasındaki farkı
bilmeyenlerdir. Destek vermek orta yol ise, tapınmak ifrattır. Davalar
kişilerle kaim değildir. Ahmet gider Mehmet gelir, Mehmet gider Ali gelir.
Önemli olan bunu kırmadan, dökmeden yapmaktır.
Dün çalıştığımız insanların hepsi kötü
ise iyi kim peki? Vazgeçilmez sandığımız insanların yokluğunda işlerin
aksamadan devam ettiğini tarih göstermiştir.
Tarihimizde ülke için bir şeyler yapan
insanlar iyi veya kötü bir şekilde yer almıştır. Hiç birinin arkasından sövmeye
hakkımız yoktur. İyi yapan da kötü yapan da bizim insanımızdır. Mehmet Akif “
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem” diyor. Geçmişte bizimdir çünkü.
Dün bir dostum şöyle diyordu. “ Geleni
sahiplenmek, gidene küfretmek değildir. Kralın düşmanlarını çoğaltan hep
soytarılar olmuştur” Bilmiyorum bu söz, sizin için bir anlam ifade ediyor mu?
23.5.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder