22 Mart 2015 Pazar

VE 21 MART 2015 BARIŞ GELDİ!



Ne zaman başladı MİT ile pkk arasında görüşme tam olarak tarihini bilmiyorum. Sanırım 2009 veya 2010 olabilir. Bana sorsanız “sen olsan görüşür müydün?” diye, hayır görüşmezdim diye cevap verirdim. Ama devletin böyle bir çabası da yanlış değildi.

Ancak inkârcı devlet anlayışından özgürlükçü ve daha demokratik devlet anlayışına geçilmesinin karşı tarafa izahından sonra, onlardan da bu yönde adım atılması beklenmeliydi. Eğer atılmıyorsa ona göre tavır alınmalıydı. Gerçi terör örgütünün tavrı sürpriz değil hiç birimiz için.

Görüşmeleri yanlış bulmadığımız gibi, sanki 21 Martta barış gelmiş gibi bayram havasına girenleri de doğru bulmuyorum. Hiçbir şey gelmediği gibi terör örgütünün niyeti kör gözlere dahi görünecek şekilde açığa çıkmıştır. Öyleyse başka bir yol denenmeli artık.

Mustafa Kemal’in askerleri (atam olmasa adınız Yorgo olurdu diyenler) kadar kayıtsız şartsız iktidarları destekleyenler de düşünmeli. Çünkü bir taraf görüşme olmasaydı derken diğer taraf yapılan her şeyi doğru görüyor. Hatalı olan politikaları yazdığımız kadar, Mustafa Kemal’in askerlerinin saçmalıklarını da yazdık. Şimdi onlar bu bölümü iyi okusunlar.

“Venizelos 1929'da Ankara'ya gerçekleştirdiği ilk ziyaretinde ulu bir önder ve Türk-Yunan dostluğunun mimarı gibi büyük bir coşku ve sevgi gösterileriyle karşılanmıştı. Venizelos ile İsmet Paşa arasındaki görüşmeler o denli yapıcı ilerliyordu ki; her ikisi de Türkiye ile Yunanistan arasındaki sınırların (une valeur admistrative) yani; sadece "idari" hale dönüşmesi konusunda çalışmalar yapmaya karar vermişlerdi. Venizelos'un Türk halkına seslenişleri ise coşkuyla karşılanıyordu. Venizelos, Mustafa Kemal Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermekten başka; Türkiye'nin Avrupa Federasyonu'na üyeliğini de destekliyordu. Ancak bunu da yeterli görmeyen Venizelos, Mustafa Kemal'in 'Türk ve Yunan halklarının aslında hemşeri oldukları' yönündeki teorisine bile sıcak bakmaya başlamış ve bu nedenle Türkiye ile Yunanistan arasında bir konfederasyon kurulması olasılığı üzerinde çalışıyordu. "

"Venizelos, attığı bu adımlarla son derece cesur bir siyasetçi olduğunu göstermiştir. Halk mübadelesiyle Yunanistan'a gelenlerin ezici bir çoğunluğu Venizelos'u destekliyordu. Venizelos, savaşın yaraları henüz taze iken Türkiye ile başlattığı dostluk ilişkilerinin garipseneceğini de biliyordu. Savaş kâbusu hâlâ belleklerdeyken ve bir sonraki seçimlerde bunun faturasını ağır ödeyeceğini de bildiği halde Türkiye'ye karşı izlediği dostluk siyasetinden hiçbir zaman yılmadı."

Demek ki atanız da düşmanla görüşüyormuş. Ülkede insanların huzur ve refahı için düşmanla bile görüşülürmüş. Görüşülür ama eğer düşman dostluk gösteriyorsa görüşülür. Yok, düşmanca tavır devam ediyorsa görüşmenin bir anlamı olur mu?

Lozan görüşmeleri için Yunan lider Eleftherios Venizelos “mağlup devlet olarak masaya oturduğumuzda Türkler bizden neler isteyecek diye bekliyorduk. Sonra Türklerin bir şey istemediğini görünce biz istemeye başladık” diyor. Öyle ya biz cömert bir milletiz, almaktan çok vermeyi severiz. Onun için 1948 yılında Meis ve 12 adayı savaşsız mücadelesiz yunana verdik. 2. Dünya savaşında aynı tarafta olmamıza rağmen ( hani savaş sonunda Almanya’ya savaş ilan ettik ya) niye biz ittifak içinde olduğumuz bir devlete toprak verdik anlamış değil kimse. Görüşme olmasın diyen taraf, buna rağmen Süleyman Şah türbe meselesinde toprak kaybettik dediler. Demek ki körü körüne biat ederek desteklemek, hele tarih bilmeden her söylenene inanarak desteklemek insanları kuzu yapmaktan başka işe yaramıyormuş.

Devlet politikasının değiştiğini Erdoğan başbakan olarak 2005 yılında Diyarbakır konuşmasında anlattı. O zamandan bu yana hukuki olarak birçok adım atıldı. Daha sonra devlet görüşmeler yaparak terör örgütünü muhatap aldı. 2005 yılından bu güne gelindi yıl 2015 oldu. Aradan tam 10 yıl geçti. Terör örgütünün attığı olumlu bir adım gören var mı?

Terör örgütünün başı 2013 yılında da “silahlı mücadele bitmiştir” dedi. 2015 yılında bundan farklı bir açıklama ile karşılaşmadık. Bu bana Lozan görüşmelerini hatırlatıyor. Devlet ortaya terör örgütünün yapması gerekenleri koyamadı. Yahut koyduysa bile uygulatamadı. Madem devlet bu kadar pasif o zaman biz hedefimize doğru yürüyelim düşüncesinde terör örgütü.

Silah bırakmayarak bunu, istediğini kabul ettirmek için tehdit unsuru olarak kullandı. Birileri bize devamlı “şehit cenazesi gelmiyor” diye telkinde bulundu. “En azından bize doğrultulmuş silah yok” diyen ahmaklar bile çıktı. Aslında silahın bize doğrultulduğunu, sadece tetiğe basılmadığını göremediler. Zaman zaman da basıldı bak ben buradayım ayağını denk al denildi.

“Biz bağımsızlık istemiyoruz, demokratik eşitlik istiyoruz” diyerek bizi ahmak gibi uyuttular. Erdoğan her konuşmasında “tek vatan, tek devlet, tek bayrak” dedi. Diyarbakır’da ki manzara size tek bayrak ve tek vatan gibi mi görünüyor? 



Türk bayrağının olmadığı yerde bu bayrak ne anlama geliyor sizce?




Kuzey Irak Kürt yönetiminin bayrağı ile sözüm ona barış kutlamak nasıl bir barıştır?

Kandil ile İmralı arasında görüş ayrılıkları var, derin pkk gibi saçmalıklarla uyutulduk. Aslında son derece uyumlular. Onlar böyle palavralarla bizi uyuturken adım adım hedefe yürüyorlar. Devlet yerinde sayıyor. Silah yoksa silahı bırakın. “Artık bundan böyle siyasi mücadele” derken, nasıl bir siyasi mücadeleden bahsettiğinizi açıklayın o zaman.

Bana “ endişe etme her şey yolunda” diyen sosyal medya dostlarım bilmiyorlar ki, belki kendileri hayatta değilken, belki çok küçükken ve pkk denen Zerdüşt, dinsiz, Kürt düşmanı örgüt bile yokken ben o dağlarda geziyordum. Gezmenin ötesinde bölgenin insanıyım. Yani İngiliz falan değilim.

Çanakkale’de Mehmetçik mevzilerine İngiliz veya Fransız bayrağı çekerek mi zafer kazandı? Kuyruğumuzu kıstırıp ne zamana kadar terör örgütünün devleti teslim almasını izleyeceğiz? Şehit olmaktan korkanlar istiklaline de sahip olamazlar.  

22.3.2015

Kaynak:
1.Lozan zafer mi hezimet mi?
2. Yunanistan başbakanı Kostas Karamanlis ABD'nin Tufs Üniversitesi'nden mezun olurken 1986'da hazırladığı doktora çalışması.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder