İtalya’nın Libya’yı
işgalinde 1912 yılında 4.500 askerimiz şehit oldu. 14.800 Arap sivil öldü.
Toplam 5.370 yaralımız var.
Cezayir 1830'dan
1962'ye kadar yani toplam 132 yıl süreyle Fransa’nın işgalinde kaldı. Bu süre
içinde Cezayir halkı da kesintili olarak bağımsızlık savaşları verdi. En
şiddetli savaş ise 1954-1962 arasında gerçekleştirilen büyük bağımsızlık
savasıdır. Bu süre içinde Fransız işgalciler 1,5 (bir buçuk) milyon Cezayirliyi
hunharca şehit etmişlerdir. Bu rakam 8 yılda verilen şehit sayısıdır.
ABD’nin
Afganistan’ı işgalinde öldürülen Afgan savaşçı sayısı 40.000, ölen sivil sayısı
30.000. Bu Nato’nun verdiği rakam. On binlercesi yaralandı. On binlerce Afgan
ise savaşın neden olduğu açlık, hastalık, tıbbi yetersizlikler ve mültecilik
şartları nedeniyle hayatını kaybetti. Evleri olanlarsa işsizlik, yoksulluk,
açlık, su ve giyecek sıkıntısıyla boğuşuyor. İşgal, 650 bin'den fazla insanı
evini terk etmeye zorlarken, binlerce Afgan vatandaşı da tutuklandı, ağır
işkencelerden geçirildi.
ABD’nin Irak’ı
işgalinde işgal sırasında 10.800 ölü, işgal sonrası 23.800 ölü, 18.900 tutuklu.
Bunlar ABD raporlarına göre. 2003 ile 2011 arasındaki sivil ölümleri bazı
kaynaklara göre 120.000 dir. Aslında biz biliyoruz ki gerçek rakamlar bunların
çok üzerinde.
Batının Arapları
özgürleştirme hareketi olan Arap baharında binlerce insan hayatını kaybetti. Mısır’da çok sayıda ölüm sonrası seçimle halk
iktidarını seçti. Halkın seçimle birini iktidar yapmasını demokratik bulmayan
batı, demokratik darbe yaptırıp Sisi’yi demokratik lider yaptı. Bu sırada da
çok insan hayatını kaybetti.
Irak’ta kimyasal
silah var diyerek işgal eden ABD, daha sonra olmadığını da açıkladı. Şüphe ile ülke
işgal ederken Suriye’de Esed rejiminin katlettiği binlerce sivile sessiz kaldı.
Yine Amerikan medyasına ve kaynaklarına göre 2011’den bu yana ölen sivil sayısı
200 bin civarında. Sadece bizim ülkemizde 2 milyon mülteci bulunuyor.
İsrail 1948’den
beri devlet terörü uyguluyor. Bu süre zarfında kaynaklara göre 100 bin
civarında Müslüman katledilmiş, 68 bin civarında yaralı var.
Fransa’da başka işi
gücü yokmuş gibi Peygamber Efendimize hakaret etmeyi kendine görev edinmiş bir
dergi dün basıldı 12 kişi öldü. Öncelikle bu olayı İslami terör olarak gören ve
gösteren herkesi lanetliyorum. Terörün dini ve milliyeti olmaz.
Norveç’te Breivik
denen İslam düşmanı katil katliam yaptı, kimse ona Hıristiyan terörü demedi. Hâlbuki
dini temelli bir Hıristiyan teröristti o.
Bu olayın ardından
ülkedeki müslümanlar üzerinde baskı kurmak için bahane arayan Fransa’nın kendi tezgâhı
çıkarsa kimse şaşırmasın. Böyle bir durum bize açıklanmayacak ancak biz bunu
göreceğiz.
Batının yıllardır İslam
coğrafyasında yukarıda bahsettiğimiz bu katliamlarına muhalefetimiz ve beyni batı
makyajı ile süslü gazetecilerimiz adam gibi bir tepki bile vermediler.
Vermedikleri gibi Esed’i ziyaret edip aile fotoğrafı çektirdiler. Esed’in
sarayında sabahlayan hanım dış politika uzmanlarımız bile oldu.
Düşünce ve fikir
özgürlüğüne bu kadar önem veren yazarlarımız, nedense insanların hayat hakkına
bu kadar önem vermiyorlar. Eğer katledilen müslümansa, düşünce özgürlüğü gibi
bunu da Hıristiyan dünyanın Müslüman katletme hakkı olarak görüyorlar. Keşke Müslümanın
yaşama hakkına da düşünce kadar önem verebilseler.
Yeterince
kınamadığımızdan yakınıp (Ama hazin olan bir başka şey de Fransa’daki
saldırının hemen ardından Türkiye’de internetin başına oturan bazı tiplerin
”ama”lı cümleler kurmaya başlaması. ”Ama onlar da şunu, bunu yapmasaydı...”Bu
vahşi saldırıyı ”ama” demeden kınamalıyız” ) diyorlar utanmadan.
“Ama” demeden muhalefetimizi ve bu batı makyajlı beyinleri net bir dille
kınıyorum. Asıl hazin olan böyle bir muhalefetin oluşu ve Müslüman bir ülkede
yaşayıp, İslam düşmanı olmalarıdır. Keşke Süleyman Demirel’in başörtülü olanlar
Arabistan’a gitsin dediği gibi, bizim de islamdan hoşlanmayanlar Avrupa’ya
gitsin deme şansımız olsaydı.
8.1.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder