Hangi demokraside fikir ötesinde, ülkesine zarar verecek eyleme ve
yakıp yıkmaya davete müsaade edilir? Sanıyorum sadece bizim ülkemizde. Örnek
aldığımız batı demokrasilerini görüyoruz. Ülke güvenliği konu olunca demokrasi
falan kalmıyor.
Almanya’da, Fransa’da sosyal medyaya sansür anında geliyor. Bize
gelince dünya ayağa kalkıyor. Anayasa Mahkememizde onlara çanak tutuyor. TİB’in
zararlı yayını kaldırma yetkisini iptal ediyor.
Yargıtay’ımız yüzü maskeli polise taş atan mahlûkat için “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” diyor.
Diyor da, bunu Avrupa normlarına göre söylediğini de açıklıyor. Tabi Avrupa’da
bu normlar nasıl işliyor diye bakmak gereği duymuyor.
Devlet kararı olarak “çözüm süreci” diye bir ucube başlatıldı. Hani
olur ya dedikleri tutar diye biz de canı gönülden destek olduk. Olduk ama
endişelerimizi, olması gerekeni 17.7.2011 de İTLER BARIŞ İSTEMİYOR diye http://ncocak.blogspot.com.tr/2014/09/itler-baris-istemiyor.html yazdık. Ben hala o noktada duruyorum. İtle
barış olmaz, son olaylar bunu gösteriyor.
Bizim barış konusundaki samimiyetimizi sadece
terör örgütüne değil, komşulardaki katliamdan kaçanlara insanları ırklarını
sormadan kabul ederek dünyaya gösterdik. Çünkü biz milletçe Türkü ile Kürdü ile
samimiydik. Lakin biz çözümü samimi Kürtlerde aramayıp, terör örgütünün
tutarsız, taşeron olduğunu unutup onlarla yapmaya kalktık.
Terör örgütüne bir bölge verin. Deyin ki,
buyur topraklarını, kur devletini. İnanın kurmazlar. Çünkü onların devlet
kurmak diye bir hedefleri yok. Onların görevi ülkenin enerjisini boşa harcamak,
batı bölgede rahat at oynatsın diye ülkeyi oyalamak. Barınaktaki köpekler bile
bir arada yaşıyor ama bunlar bir arada bile yaşayamaz.
İmralı’da ki caniyi muhatap aldık. Selahattin
Demirtaş’ın veya Pervin Buldan’ın kendi fikirleri değildi Ayn El Arap (Kobani)
düşerse çözüm süreci biter fikri. Pervin Buldan diyor ki; “İmralı görüşmesinde
de sayın(alçak) Öcalan’ın dediği gibi Kobani düşerse çözüm süreci biter.” Sanırım
dikkatlerden kaçtı bu.
Şimdi medyada “Kobani Provokasyonu” diye yer
alan tanım yanlış bir teşhistir. Bu provokasyon falan değil. Taşeron, alçak örgütün
kendisine verilen görevi üstlenmesidir. 3,5 yıldır bizi içine çekemedikleri kavganın,
Işid provası da tutmayınca yeni stratejisidir.
Provokasyon olması için örgütün çözümden yana
olması, içinde bazı mihrakların baltalaması gerekir. Kandildeki itler bitti
diyor, İmralı canisi bitti diyor, demokratik olarak parti kabul ettiğimiz HDP
bitti, artık halk sokağa insin diye çağrı yapıyor. Hangi provokasyon?
Peki, şimdi biz kimle çözüm arıyoruz? Baştan
beri söylediğimiz gibi çözüm Kürt halkının ileri gelenleri, kanaat önderleri
muhatap alınıp, demokratik açılımlar izah edilip yapılacaktı. “Kobani düşerse”
diye cümleye başlayan ahmaklar oranın Türkiye toprağı olmadığını bilmiyor mu?
Bal gibi biliyorlar, maksatları çözümün
bitmesi için oyunda mızıkçılık yapan çocuk gibi bahane üretip, taşeronluk
rolünü oynamaktır.
Bizim, Kobani’de veya bir başka yerde PKK’nın
itleri dağlarda mağarada saklanırken, PYD’nin başındaki alçak, haklarını
savunduğunu söylediği insanları (ki PYD de bizim için terör örgütüdür) terk
edip gitmişken, dökecek bir damla bile kanımız yoktur.
Artık devletimiz ciddi bir devlet görüntüsü
ile Kürt halkı ile terör örgütünü ayırt ederek, sokakta taş atan, Molotof atan,
polisin karşısında elinde uzun namlulu silahla efelenen her ferde silah
kullanmalıdır. Polis, eli silahlı sokak eşkıyalarına da silah kullanmayacaksa, silahları
toplayıp bekçi düdüğü dağıtalım. Hiç olmazsa düdük çalsınlar.
Nasıl ki, Atatürk’ü kendilerine paravan yapan
Kemalistlere, çakılı topçu gibi
durmayın, ülke 1930 ların doktrinleri ile idare edilemez zamana, bölgedeki
gelişmelere, batılı düşmanlarımızın tavrına göre pozisyon alın, yanlışı görün
artık diyorsak, size de diyorum ki; İmralı’da ki ve kandil’de ki itlerle çözüm
bir hayal, bunu görün artık.
Gerçek çözüm; sosyal medyada “ben kürdüm,
devletimden yanayım, bunlar beni temsil etmiyor” diyen zihniyetteki insanlarla
çözümü arayıp, terör estiren her sokak eşkıyasını etkisiz hale getirmekten geçiyor.
8.10.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder