“Ne
güzel araziye uymuş yazı yazmadan usul usul sıvışıyor çaktırmadan
uzaklaşıyorduk bu köşeden, Tayyip Bey 'komünistler' diye ayağa
kalkınca, bir kaç cümle yine şart oldu” demiyoruz biz. Ne diyoruz peki?
Nihat Bey “ Türkler Anadolu’da yeni bir din kurmuştur”
deyince birkaç cümle şart oldu diyoruz. Baktım en son yazıyı Şubat ayında
yazmışım. Okuma yerine slogan üreten toplum, yazmama kararı aldırmıştı. Ancak “Türklerin yeni din kurma” saçmalığını
görünce, bu tehlikeye karşı yazmak farz oldu.
Evet, Nihat Genç’in
Mart sonunda “Güncelleme dediğinizi biz bin yıl önce yaptık” dediği yazısını görme
bahtsızlığını yaşayınca, doğruları anlatmak, tehlikelere karşı uyarmak
görevimiz olduğunu hatırladım.
Ülkemizdeki sağ-sol
kavgasının aslında gladyo örgütünün bir korku yaratıp, toplumu kutuplaştırma ve
kavgaya tutuşturma oyunu olduğunu bilmeyen kalmadı. Komünizm diye bir
tehlikenin var olmadığını da 12 Eylül darbesi sonrası yurt dışına kaçan
komünistlerin Rusya’ya ( SSCB) değil batıya kaçmaları başka neyi anlatır sizce?
Solun da sağın da arkasında ABD’nin olduğunu elbette.
Aslında SSCB’de
bile komünist bir rejimin var olmadığını, polit büro üyelerinin yönettiği bir
dikta rejimi, hatta diktadan da öte insanların köle nizamında yaşadığını anlamayanlar,
varmış gibi davranıp “şeriatçı hocalar” diyerek islama saldırmak için zemin
olarak kullanıyor. Buna da “komünist ortaklaşmacı kamucu siyaset” diyorlar.
Şeriat, “İslam
Hukuku” demektir. Müslüman elbette şeriatçı olacaktır. Ben şeriatçı değilim diyen
müslüman İslam dışıdır. Hem müslümanım diyeceksin hem de İslam hukukuna karşı
çıkacaksın. Böyle bir şey akıl dışıdır.
Çok defa yazdık,
şimdiki tarikat ve cemaatlerin büyük bölümünün içine İngiliz kaçmıştır. İngiliz
etkisi cemaat ve tarikatların içine farklı şekillerde girmiş, insanların
uyanmayacağı şekilde uyum sağlamıştır. Feto örgütü buna en güzel örnektir. ABD’ye
hizmet eder gibi görünen örgütün asıl İngiliz’e hizmet ettiği açıktır. ABD,
İngiliz’in silahlı gücüdür.
İslam toplumunda
yanlış hocaların olması, İslam hukukunun yanlışlığı değil, Kuran ve sahih
hadislerden uzaklaşan insanların yanlışıdır ki, bunları da ben ajan provokatör
olarak görüyorum. Çünkü Kuran okuyan bir insan, Nihat Genç’e “ şeriatçı hocaların
saçma sapan çağdışı fetvalarını gördükçe” cümlesini kurdurtmaz. Eğer İslama
saldırılmasına vesile oluyorsa açık provokasyondur bu.
Hocasına, şeyhine dört
ayak vaziyetinde emekleyerek yaklaşıp, sonra aynı vaziyette geri geri giden
insan cübbeli de sarıklı da olsa Allah dışında bir ilah edinmiştir. İslam
tarihinde hiçbir kaynak, Peygamber Efendimizin huzurunda böyle bir davranışın
olduğunu yazmaz. Bu tür davranışı kabul edip, bu yanlıştır demeyen bütün
hocalar ve şeyhler de sahtekârdır.
Anadolu’da ortaya
çıkan inanışlar din değildir. İslamı bozmak, yozlaştırmak, insanları gerçek
İslamdan uzaklaştırmak için uydurulmuş Yahudi fitneleridir. Alevi-Bektaşi kavramlarının
çıkış noktasının Hz. Osman’ın katline kadar gittiğini, Yemenli Yahudi Abdullah
İbn’i Sebe’ye dayandığını defalarca yazdık. Şiiliğin bize uyarlanmış halidir.
“İslamiyetin
emirlerinden bir emri yapmayanın ma’rifeti sahih değildir” diyen Muhyiddin’i Arabî’ye
isnatla “dünya tanrının bedenidir der ve dünya içre bütün varlıklar onun
parçalarıdır, ağaçlar taşlar bitkiler insanlar, her şey Tanrı'nın bedenidir ve
üstüne, bu parçaların birbirine üstünlüğü yoktur, hepimizin aynı nefes aynı
canız, işte yeni dinin bu felsefesi Anadolu'yu bambaşka bir insan ve doğa ve
Tanrı anlayışı içine sokmuştur” demek “vahdet’i vücud’u anlamamaktır.
“La
mevcude illa hu” O’ndan başka mevcut yoktur demek olduğuna göre, Allah dışında
bütün mahlûkat yok kabul edilmiştir. Hristiyanların “ Allah İsa’nın bedeninde
dünyaya inmiştir” dediği gibi Allah’ı tabiattaki ağaçların, taşların, bitkilerin
bedenini ile var olduğunu, bedeninde olduğunu söylemek cahillik değil ise Küfürdür.
Canlı cansız her şey Allah tarafından yaratılmıştır. Ancak Allah bunların hiç
birinin bedeninde değildir.
Hele
Ahmet Yesevi geleneğinden gelen İslamı Mecusilik ile eşlemek tam bir cahillik
örneğidir. “Zikrederek, şükrederek Hakk'ı buldum. Âşık
olup, kınanarak candan geçtim” diyen bir zatın ekolüne hangi “şeriatçı
hoca” Mecusi demiştir onu da deseydi keşke. Mecusiliğin ateşe tapanlar olduğunu
bilmiyor sanırım.
Tamamen
ticari hayata yönelik olan ahiliğin bir din, bir inanç gibi anlatılması tam bir
cehalet örneği. Ahiliğin ilkelerine baktığınızda ve tek cümle altında
topladığınızda “iyi huylu ve güzel ahlaklı olmak” diye özetlersek, bu zaten
İslamın birinci önceliği.
Bâtınilik
islam dışıdır. Kuran’ın zahiri ve Bâtıni manası yoktur. Kuran’da müteşabih
ayetler vardır. Bizim beşer aklı ile anlamadığımız ayetler. Hacc suresi 18. Ayette
“ Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay ve yıldızlar,
dağlar, ağaçlar bütün hayvanlar ve insanların birçoğu hep Allah’a secde ediyor”
denmektedir. Ağacın, kayanın secde ettiğini görmediğimize göre beşer aklı ile
anlaşılmayan bir ayettir. Ancak Rabbimiz böyle dediğine göre secde ediyorlar.
Bu batınidir deyip nasıl secde ettiklerini açıklayan hoca varsa sahtekârdır.
Bâtıni
Muhammed Abduh, Fransa’da ki hocası Cemaleddin Afgani’ye mektubunda “Davranışlarımızı senin
muteber talimatına göre tanzim ediyoruz. Dinin başını, dinin kılıcı ile
kesiyoruz” diye yazıyordu. Bunu insanlara
muteber bir inanç gibi sunmak en büyük fitnedir.
Melamilik; “İyiliklerini
ve ibadetlerini gizleyeceksin” diyormuş. Ben ramazan ayında oruç tuttuğunu gizlesin
diye halkın önünde su içen melamiyi dinledim. Sırf ibadetini gizlesin diye
halkın önünde su içme ahmaklığına din gibi bakmak da fitnedir. İslamı bozmak, İslamı
yozlaştırmaktır.
Ahi Evran’ın “kardeşlemesine”,
kazandığını paylaşmasına din gibi bakmaya ihtiyacımız yok ki. İslam zekât,
sadaka ile yardımlaşmayı zaten öne çıkarıyor. Bunlar yardımlaşma değil mi?
Bakara- 219 ayetinde “ Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki:
İhtiyaçtan artanı infak edin” denmektedir.
Bu yardımlaşma değil mi?
“Cumhuriyet
herkesi eşitleyen yurttaşlık ve hukuk kurumlarıyla, Anadolu'da yeni bir din
kuran bu ulu erenlerin özetidir, günümüzde insanı merkeze koyan, insanı
eşitleyen, insanı herkesle kardeş kılan Nazım Hikmet gibi sosyalist aydınların
kökeni bu soylu isyan tarihidir” diyerek adeta cumhuriyet bile din yerine
konmaya çalışılmış. 90 yıldır cumhuriyetin faziletlerini anlata anlata
bitiremediler. İngiltere, Hollanda v.s. bu faziletten yoksun kalan geri
toplumlar demek ki. İslama isyana teşvik soyluluk değil dinsizliktir. Felsefi akımları
din zannetmek cahilliktir. Cahillik değilse dinsizliktir, fitnedir.
Yazıda
sadece pagan tanrıları Odin ve Thor unutulmuş. O tanrılarda yeryüzüne iniyor,
insanlarla konuşuyordu. Tanrıyı bütün varlıkların bedenine koymaktan daha cazip
değil mi.
Güya
Türkçülük yapılıyor. “Arabın dinini” bırakıp yeni din kuruyoruz. Türk, eğer
müslüman değilse Türk değildir. Yeni din kuran insanın her tarafı Türk olsa ne
yazar.
“İslamın
güncellenmesi” demek bütün kötü niyetlilere İslamı yozlaştırmak için alan
açmaktır. Maksadı aşan bu tabir yerine “Kuran’a dönmek” denseydi, belki “Türkler
bin yıl önce o güncellemeyi yaptı, yeni din kurdu” diyen çıkmayacaktı.
Ey
Müslüman: Bütün bunlar İslamı bozmak, bazı inançları İslam dairesinde göstermek
için uydurulan hikâyelerdir. Kaynağı çok eskilere dayanır. Müslümanın Kuran,
Peygamberimizin sahih hadisleri ve sünnetinden başka rehberi yoktur. Kuran’a
sarılmazsak bize ideolojileri, felsefi görüşleri islam diye yuttururlar. Şimdi
olduğu gibi.
Peygamber
Efendimiz veda hutbesinde “Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara
sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı
Kuran-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir” demiştir.
5.7.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder