4 Temmuz 2018 Çarşamba

TÜRKLERİN YENİ DİNİ


“Ne güzel araziye uymuş yazı yazmadan usul usul sıvışıyor çaktırmadan uzaklaşıyorduk bu köşeden, Tayyip Bey 'komünistler' diye ayağa kalkınca, bir kaç cümle yine şart oldu” demiyoruz biz. Ne diyoruz peki?

Nihat Bey “ Türkler Anadolu’da yeni bir din kurmuştur” deyince birkaç cümle şart oldu diyoruz. Baktım en son yazıyı Şubat ayında yazmışım. Okuma yerine slogan üreten toplum, yazmama kararı aldırmıştı. Ancak “Türklerin yeni din kurma” saçmalığını görünce, bu tehlikeye karşı yazmak farz oldu.

Evet, Nihat Genç’in Mart sonunda “Güncelleme dediğinizi biz bin yıl önce yaptık” dediği yazısını görme bahtsızlığını yaşayınca, doğruları anlatmak, tehlikelere karşı uyarmak görevimiz olduğunu hatırladım.

Ülkemizdeki sağ-sol kavgasının aslında gladyo örgütünün bir korku yaratıp, toplumu kutuplaştırma ve kavgaya tutuşturma oyunu olduğunu bilmeyen kalmadı. Komünizm diye bir tehlikenin var olmadığını da 12 Eylül darbesi sonrası yurt dışına kaçan komünistlerin Rusya’ya ( SSCB) değil batıya kaçmaları başka neyi anlatır sizce? Solun da sağın da arkasında ABD’nin olduğunu elbette.

Aslında SSCB’de bile komünist bir rejimin var olmadığını, polit büro üyelerinin yönettiği bir dikta rejimi, hatta diktadan da öte insanların köle nizamında yaşadığını anlamayanlar, varmış gibi davranıp “şeriatçı hocalar” diyerek islama saldırmak için zemin olarak kullanıyor. Buna da “komünist ortaklaşmacı kamucu siyaset” diyorlar.

Şeriat, “İslam Hukuku” demektir. Müslüman elbette şeriatçı olacaktır. Ben şeriatçı değilim diyen müslüman İslam dışıdır. Hem müslümanım diyeceksin hem de İslam hukukuna karşı çıkacaksın. Böyle bir şey akıl dışıdır.

Çok defa yazdık, şimdiki tarikat ve cemaatlerin büyük bölümünün içine İngiliz kaçmıştır. İngiliz etkisi cemaat ve tarikatların içine farklı şekillerde girmiş, insanların uyanmayacağı şekilde uyum sağlamıştır. Feto örgütü buna en güzel örnektir. ABD’ye hizmet eder gibi görünen örgütün asıl İngiliz’e hizmet ettiği açıktır. ABD, İngiliz’in silahlı gücüdür.

İslam toplumunda yanlış hocaların olması, İslam hukukunun yanlışlığı değil, Kuran ve sahih hadislerden uzaklaşan insanların yanlışıdır ki, bunları da ben ajan provokatör olarak görüyorum. Çünkü Kuran okuyan bir insan, Nihat Genç’e “ şeriatçı hocaların saçma sapan çağdışı fetvalarını gördükçe” cümlesini kurdurtmaz. Eğer İslama saldırılmasına vesile oluyorsa açık provokasyondur bu.

Hocasına, şeyhine dört ayak vaziyetinde emekleyerek yaklaşıp, sonra aynı vaziyette geri geri giden insan cübbeli de sarıklı da olsa Allah dışında bir ilah edinmiştir. İslam tarihinde hiçbir kaynak, Peygamber Efendimizin huzurunda böyle bir davranışın olduğunu yazmaz. Bu tür davranışı kabul edip, bu yanlıştır demeyen bütün hocalar ve şeyhler de sahtekârdır.

Anadolu’da ortaya çıkan inanışlar din değildir. İslamı bozmak, yozlaştırmak, insanları gerçek İslamdan uzaklaştırmak için uydurulmuş Yahudi fitneleridir. Alevi-Bektaşi kavramlarının çıkış noktasının Hz. Osman’ın katline kadar gittiğini, Yemenli Yahudi Abdullah İbn’i Sebe’ye dayandığını defalarca yazdık. Şiiliğin bize uyarlanmış halidir.

 “İslamiyetin emirlerinden bir emri yapmayanın ma’rifeti sahih değildir” diyen Muhyiddin’i Arabî’ye isnatla “dünya tanrının bedenidir der ve dünya içre bütün varlıklar onun parçalarıdır, ağaçlar taşlar bitkiler insanlar, her şey Tanrı'nın bedenidir ve üstüne, bu parçaların birbirine üstünlüğü yoktur, hepimizin aynı nefes aynı canız, işte yeni dinin bu felsefesi Anadolu'yu bambaşka bir insan ve doğa ve Tanrı anlayışı içine sokmuştur” demek “vahdet’i vücud’u anlamamaktır.

“La mevcude illa hu” O’ndan başka mevcut yoktur demek olduğuna göre, Allah dışında bütün mahlûkat yok kabul edilmiştir. Hristiyanların “ Allah İsa’nın bedeninde dünyaya inmiştir” dediği gibi Allah’ı tabiattaki ağaçların, taşların, bitkilerin bedenini ile var olduğunu, bedeninde olduğunu söylemek cahillik değil ise Küfürdür. Canlı cansız her şey Allah tarafından yaratılmıştır. Ancak Allah bunların hiç birinin bedeninde değildir.

Hele Ahmet Yesevi geleneğinden gelen İslamı Mecusilik ile eşlemek tam bir cahillik örneğidir. “Zikrederek, şükrederek Hakk'ı buldum. Âşık olup, kınanarak candan geçtim” diyen bir zatın ekolüne hangi “şeriatçı hoca” Mecusi demiştir onu da deseydi keşke. Mecusiliğin ateşe tapanlar olduğunu bilmiyor sanırım.

Tamamen ticari hayata yönelik olan ahiliğin bir din, bir inanç gibi anlatılması tam bir cehalet örneği. Ahiliğin ilkelerine baktığınızda ve tek cümle altında topladığınızda “iyi huylu ve güzel ahlaklı olmak” diye özetlersek, bu zaten İslamın birinci önceliği.

Bâtınilik islam dışıdır. Kuran’ın zahiri ve Bâtıni manası yoktur. Kuran’da müteşabih ayetler vardır. Bizim beşer aklı ile anlamadığımız ayetler. Hacc suresi 18. Ayette “ Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar bütün hayvanlar ve insanların birçoğu hep Allah’a secde ediyor” denmektedir. Ağacın, kayanın secde ettiğini görmediğimize göre beşer aklı ile anlaşılmayan bir ayettir. Ancak Rabbimiz böyle dediğine göre secde ediyorlar. Bu batınidir deyip nasıl secde ettiklerini açıklayan hoca varsa sahtekârdır.

Bâtıni Muhammed Abduh, Fransa’da ki hocası Cemaleddin Afgani’ye mektubunda Davranışlarımızı senin muteber talimatına göre tanzim ediyoruz. Dinin başını, dinin kılıcı ile kesiyoruz” diye yazıyordu. Bunu insanlara muteber bir inanç gibi sunmak en büyük fitnedir.

Melamilik; “İyiliklerini ve ibadetlerini gizleyeceksin” diyormuş. Ben ramazan ayında oruç tuttuğunu gizlesin diye halkın önünde su içen melamiyi dinledim. Sırf ibadetini gizlesin diye halkın önünde su içme ahmaklığına din gibi bakmak da fitnedir. İslamı bozmak, İslamı yozlaştırmaktır.

Ahi Evran’ın “kardeşlemesine”, kazandığını paylaşmasına din gibi bakmaya ihtiyacımız yok ki. İslam zekât, sadaka ile yardımlaşmayı zaten öne çıkarıyor. Bunlar yardımlaşma değil mi? Bakara- 219 ayetinde “ Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçtan artanı infak edin”  denmektedir. Bu yardımlaşma değil mi?

“Cumhuriyet herkesi eşitleyen yurttaşlık ve hukuk kurumlarıyla, Anadolu'da yeni bir din kuran bu ulu erenlerin özetidir, günümüzde insanı merkeze koyan, insanı eşitleyen, insanı herkesle kardeş kılan Nazım Hikmet gibi sosyalist aydınların kökeni bu soylu isyan tarihidir” diyerek adeta cumhuriyet bile din yerine konmaya çalışılmış. 90 yıldır cumhuriyetin faziletlerini anlata anlata bitiremediler. İngiltere, Hollanda v.s. bu faziletten yoksun kalan geri toplumlar demek ki. İslama isyana teşvik soyluluk değil dinsizliktir. Felsefi akımları din zannetmek cahilliktir. Cahillik değilse dinsizliktir, fitnedir.

Yazıda sadece pagan tanrıları Odin ve Thor unutulmuş. O tanrılarda yeryüzüne iniyor, insanlarla konuşuyordu. Tanrıyı bütün varlıkların bedenine koymaktan daha cazip değil mi.

Güya Türkçülük yapılıyor. “Arabın dinini” bırakıp yeni din kuruyoruz. Türk, eğer müslüman değilse Türk değildir. Yeni din kuran insanın her tarafı Türk olsa ne yazar.

“İslamın güncellenmesi” demek bütün kötü niyetlilere İslamı yozlaştırmak için alan açmaktır. Maksadı aşan bu tabir yerine “Kuran’a dönmek” denseydi, belki “Türkler bin yıl önce o güncellemeyi yaptı, yeni din kurdu” diyen çıkmayacaktı.

Ey Müslüman: Bütün bunlar İslamı bozmak, bazı inançları İslam dairesinde göstermek için uydurulan hikâyelerdir. Kaynağı çok eskilere dayanır. Müslümanın Kuran, Peygamberimizin sahih hadisleri ve sünnetinden başka rehberi yoktur. Kuran’a sarılmazsak bize ideolojileri, felsefi görüşleri islam diye yuttururlar. Şimdi olduğu gibi.

Peygamber Efendimiz veda hutbesinde “Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kuran-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir” demiştir.

5.7.2018







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder