Aslında
biz her şeye pişmanız. Bakmayın sadece dinden bahsettiğime. Son derece dindar
olanlar bile pişmanlar. Nereden doğdum bu ülkede, İsveç’de doğup, Vikingcilik oynasaydım
bundan iyiydi diyorlardır.
İtiraz
edenler olacak bu fikre. Onlar sanıyor ki pişman olmak demek, pişmanım pişmanım
diye haykırmaktan geçiyor.
Çocukluk
yıllarımızda iki aile ihtilafa düşmüş, tartışmıştı. Mahkemelik olmuşlardı. Biri
oğlunu şahit göstermiş, karşı taraf bana hakaret etti diye dava etmişti. Hâkim
çocuğa sormuş bu adam babana hakaret etti mi diye. Çocuk etmedi demiş. Dava
düşmüş…
Babası
daha sonra çocuğa sormuş, bana şunları şunları söylemedi mi? Çocuk söyledi
demiş. Ama sen hakaret etmedi dedin. Çocuk onları söyledi ama sana “hakaret
hakaret hakaret” demedi demiş. Bizim mesele de böyle.
Haberde
“Ramazanda caz rüzgârı” başlığı altında “ “ Ramazanda caz” festivali ünlü caz
sanatçılarını ağırlayacak”” diyordu.
1400
yıllık islam geleneğinin neresinde CAZ vardı? Bu, caz-cuz eden müziğin islamla
ne alakası var, Ramazan ayı ile ne alakası var? Ramazan, eğlence ayı değildir,
ibadetin yoğunlaştı bir aydır. Kâfirin eğlencesini Ramazan eğlencesi diye
yutturmaya çalışıyorlar.
İşte
o pişmanım diye bağırmadığınız duyguların dışa vurumu bunlar. Müslüman
olduğumuza pişmanız. Millete uyup oruç tutuyoruz, belki namaz da kılıyoruz. Ama
islamı her fırsatta küfre benzetmeye çalışıyoruz. Oruç tuttuk yapacak bir şey
yok, bari sulandıralım. Şimdi eğlencesi kâfire benzesin. 50 yıl sonra oruç zaten
kalkar, sadece eğlencesi kalır.
Bu
satırları okuyan müslüman kardeşlerimin içinden “ne gerici adam” diye geçtiğini
biliyorum şu anda. Evet, galiba gericiyim. Batı tarzı islamın olmadığını
biliyorum. Bize batı tarzı islamı dayatanların, müslüman olmadığını da.
Batı
tarzı islam, bireyin laikliği. Yani bireyin müslüman olmaktan duyduğu
pişmanlığı işte. Devletin değil, bireyin diyorum. Oruç tut, namaz kıl. Paranı
faize yatır, her türlü harama kucak aç. Kul hakkı diye bir şeyden haberin
olmasın. Kuran’da yazan ne kadar kötü huy ve davranış varsa hepsine sahip ol.
Sonra hem laikim, hem müslümanım de.
Sahip
olduğumuz dinimizi bile batıya benzetmeye çalışıyoruz. Sonra da batıdan ve
içimizdeki dinsizlerden dinimize saygılı olmasını bekliyoruz. Önce müslüman olalım
ki saygı gösterilsin. Papazla iftar yemeğinin neyine saygı göstersin kâfir?
Dinlerin
yakınlaşması ve hoşgörü. Bu kadar yıl yalakalık yaptık ne kadar hoşgörülü oldu
batı? Müslüman hiçbir konuda yalaka olmaz. “Benim dinim bu, ister beğenin ister
beğenmeyin” der.
Adı
Türkiye Cumhuriyeti olan bir devlet kurduk. Türk olduğumuza da pişman olduk.
Adında Türk kelimesi olan bir ülkede, vatandaşları Türk oldukları için
yargıladık. Olur mu demeyin. Almanya, alman olduğu için, İngiltere, İngiliz
olduğu için vatandaşlarını yargıladı mı? Biz yargıladık. Çünkü Türk olduğumuza
da pişmandık.
Evet
devleti kurduk, adını da Türk koyduk. Ama sen kafana göre Türk olamazsın. Biz
sana sınırlar koyacağız, bu kadar Türk olabilirsin denildi. Uymayanlara işkence
yaptık. Tabutluklarda yatırdık.
Batı,
Kuran’da yazan, Peygamber Efendimizin tebliğ ettiği ve yaşadığı islama saygı
duyuyordu, tarihteki Türk’e saygı duyuyordu. Batı normlarındaki Türk’e değil,
Hristiyan tarzı islama değil.
Pişman
olduğumuzun anlaşılması için her gün minarelerden ezan yerine “Müslüman ve Türk
olduğumuza pişmanız” diye gazel mi okumak gerekiyor.
14.6.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder