Aslan
avını yakalar, toplanır yerler. Onlar doyduktan sonra çakallar ve sırtlanlar
gelir. Sonra akbabalar, sonra diğerleri. En son börtü böcek gelir.
Sonra
Gün gelir aslan yaşlanır, avlanamaz hale gelir. Etrafını çakallar sarar.
Beklemeye başlarlar. Aslan arada başını kaldırdığında bile kaçışırlar. Sonra
aslan başını koyar ve bir daha kaldırmaz. Çakallar parça koparmaya başlar.
Bütün
bu olanların sorumlusu Osmanlıdır. 600 yıl dünyaya hükmettikten sonra
yaşlanmasaydı çakallar etrafını saramaz, fırsat kollamazdı. Yoksa börtü böcek
sınıfından sayılan Yunan Anadolu’ya çıkmak bir yana, başını bile çevirip
bakamazdı.
Aslan
parça koparanlara karşı hala direniyor. Başını kaldırıp, gürlüyor arada bir.
Çakallar gırtlağına çökmek istiyor.
O
zaman çakal dışarıdan geliyordu. Şimdi çakallar içimizde. 90 yılda çakalları
yetiştirdiler, içten kemiriyorlar. Nerdeyse ülkenin en az %35’i çakal.
Artık
pislikleri “alnından öpenleri, terör örgütü değildir, özgürlük savaşçısıdır”
diyenleri, “sokağa çıkın direnin, hendek kazın” diyenleri yazmaya gerek yok.
Çakalları hepiniz tanıyorsunuz.
Bu
çakallar terörle iş birliği içinde, onların maksatlarına uygun topluma korku
salmak, yıldırmak, hayat düzenini bozmak için sokağa çıkmayın, şurada-burada
bomba patlayacak diye görevlerine devam ediyorlar.
7
Haziran seçimlerinde teröre destek ve cesaret verdiklerinde, gariban asker ve
polis öldüğünde sorun yoktu. Ne zaman terör kendilerine yaklaşmaya başladı, acaba
demeye başladılar. Bakarsın İstiklal Caddesi’ne gelen Cihangir, Bebek,
Nişantaşı’na da gelir diye düşünmüş olacaklar ki, “Okullar tatil edilsin”
demeye başladılar.
Bizim
korkumuz yok. “ Her nerede olursanız ölüm size yetişir. Eflâke ser çekilmiş (
yükseltilmiş kaleler burçlarında tepelerinde) burçlarda bile olsanız diyen
Nisa- 78 ve “ Kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için, eğer bize
uysalardı öldürülmezlerdi dediler. Onlara de ki: Eğer iddianızda doğruysanız,
kendinizden ölümü uzaklaştırınız ” diyen
Ali İmran-168 ayeti gereğince ölümün bizi bulacağını biliyoruz. Onlar
iddialarında samimi ise ölümü öldürsünler görelim.
Asıl
yazılması gereken biz neyi yapmıyor veya yapamıyoruz? Asıl mesele biz
yapamadığımız halde vatandaş neden buna tepki vermiyor ve çözümde olduğu gibi
yapılanları hala doğru kabul ediyor?
Dünya
siyasi tarihinden habersiz Suriye değerlendirmesi yapanlara, terörü bizim
sınırlarımız içinde, bize ait bölgesel mesele sayanlara laf yetiştirmekten
başka yapılacak şeyler olmalı.
“AİHM’nin kararlarını emsal
gösteren yüksek mahkeme göstericinin taş atmasını “düşünce ve kanaat açıklama
yöntemi” olarak kabul etti...” diyen yüksek mahkememiz oldukça.
Güvenlik gerekçesi ile devletin
yasakladığı eylemi gerçekleştirmek için teröristlerle birlikte polise karşı
direnen kadını, meclis başkanlık koltuğuna oturttukça.
Halkı sokağa direnmeye, yakıp-yıkmaya
çağıran terör örgütünü, demokratik usullerle göre anayasal parti olarak
saydıkça.
Eylem öncesinden güvenlik
güçlerinin yakalayıp gözaltına aldığı canlı bombaları ( Elif Sultan Kalsen-
Seher Çağla Demir) ifade özgürlüğü,
diktatörlük, fişleme gibi laflarla koruyan ana muhalefetimiz oldukça.
Kâfir medya ile işbirliği
yapan medyamız ( Ör. Gezi Kalkışması ), kâfir devletlerin hedefleri
doğrultusunda devlet yıkmak isteyen muhalefetimiz oldukça.
Sanki onların silahından
çıkan mermi güvenlik güçlerini öldürmüyor gibi teröristlere çocuk muamelesi
yaptıkça.
Kanun çıkarıp, Molotofu
bomba olarak saydıktan sonra, hala Molotof atanlara kanunu uygulamadıkça.
Terörist örgütü hala
anayasal parti yerine koyan, onlardan terörle mücadelede medet uman, siyasi sorumluluk
bekleyen basiretsiz, çözüm sürecinden ders almamış iktidarımız oldukça bu
ülkede terör bitmez.
Asıl mesele bu işte...
21.3.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder