2 Ağustos 2015 Pazar

HERKES İŞİNE BAKTI MI?

“Asker vesayeti var “ denilen zamanda ne demiştik? Herkes kendi işine baksın. Asker siyasete müdahale etmekten vazgeçti. Kendi işine baktı. Siyasete de karışmıyorum, siyasi irade emir vermedikçe operasyona da karışmıyorum dedi bir anlamda.

Siyasi iradenin çözüm dediği zamanda evet asker kendi işine baktı. Olması gereken devlet tedbiri elden bırakmaz düsturu ile hareket etmek değil miydi? Asker bunu yaptı. Çözüm var ama devletin tek planı olmazdı. Bunun B planı, C planı da olması lazımdı.

Öyle yaptı. Sizin çözüm dediğiniz zamanda izlemeye devam etti. Terör örgütü ne yapıyor, hangi faaliyette bulunuyor, nereye yığınak yapıyor. Hepsi güncel şekilde takip edildi. Operasyon emri geldiğinde bunu hepimiz gördük. Teröristler o anda nerede, mühimmat depoları nerede, personel nerede konuşlanmışsa o bölgeler etkili şekilde vuruldu.

Sanmayın Demirtaş “ konuşarak çözemeyeceğimiz sorun yok” derken, Abdullah Zeydan denen PKK artığı “ PKK öyle güçlü ki istese sizi tükürükle boğar ” derken ardından özür diler hale gelmesi keyiflerinden oldu. Yedikleri darbenin sersemliğini hala atmadılar. Çünkü TSK görevini hakkıyla yapmıştı.

Daha dün “herkes silahlansın” diyen Demirtaş bugün “silahlar sussun, devlet silah bırakmaz ama parmağını tetikten çeksin, bunu “ pekeke” ye de söylüyorum” diyor. Tabi çeksin de, bu defa karakola 2 tonluk değil, 4 tonluk bomba ile saldırın öyle mi?

Bütün siyasiler Demirtaş’tan silah bırak diye çağrı yapmasını bekledi. Hangi sıfatla yapacak bu çağrıyı. Kim kimin emrinde? Demirtaş’ın örgüt üzerinde etkili oluğunu sanıyorlar. Hâlbuki Demirtaş örgütün emrinde.

Diğer görevini yapması gereken hükümet ve iç güvenlikten sorumlu olanlardı. Hükümet belki görevimi yaptım, çözüm konusunda B planını uygulayıp kampların vurulma emrini verdim diyebilir.

Bu sabah Mahir Ünal “bazıları ülkeyi 90’lara döndürmek istiyor, bu defa derin yapı yerine pkk aynı baskıyı kurmak istiyor” diyor. Aslında istemiyorlar kurdular. İşte asıl anlatmak istediğimiz bu.

1.PKK Doğu ve Güneydoğu’da kendi mahkemelerini kurdu açıkça yargılama yapıyor.
2.Vergi adı altında haraç topluyor.
3.Seçimde halkın güvenli oy kullanmasını engelledi.
4.Çözüm süreci boyunca yurt içinde silah ve mühimmat yığınağı yaptı. Eşkıyayı şehre yerleştirdi.
5.Bölgedeki bütün yatırımlara sabotajlarla engel oldu.
6.İş makinalarını yaktı, adam kaçırdı, ara ara askere saldırdı şehitlerimiz oldu.
7.Kendilerinden olmayan Kürtlerin başlarını taşla ezdi.
8.Çok sayıda büyük eyleme imza attı.

Resmi açıklamaya göre çözüm süreci boyunca tam 1083 eylem yapmışlar. Şimdi siz de görevinizi yaptınız mı, çözüm var ama eğer yürümezse istihbarat faaliyeti yaptınız mı diye sorsak ne cevap alırız?

Çözüm süreci Aralık 2013 de başlamış. Aradan geçen bu sürede örgütün saydığım faaliyetlerini tespit ettiniz mi? Nerede konuşlandılar, nerede yığınak yaptılar, hangi adreslerde teröristler kalıyor bilen var mı? Bilen olsa bölgede bu denli büyük eylem yapamazlardı.

Demek ki TSK işine bakmış ama diğer ilgililer işine bakmamış. İki ton ve daha kaç iki ton bombanın yerini bilmiyorsan hangi işine bakmaktan söz ediyoruz?

Ülkemizin sıkıntısı milli bir medyamızın olmayışı. 90’lar da olduğu gibi bir medya ile bu hükümet bir yıl bile dayanamazdı. Kendi medyasını oluşturması gerekliydi elbet. Bu medya biraz milli olabilse, her yapılanın doğru olmadığını ikaz edebilseydi belki bugün bu yerde değildik.

Gözü kapalı “çok yaşa padişahım” tarzında alkış tutmak yerine, ülkenin selameti için yanlışlar da dile getirilseydi bu kadar hata olmayacaktı belki.

Nasrettin Hoca’nın göle maya çalması gibi belki tutar diye biz de çözümü destekledik. Ancak hataları da söyledik. Bizim felsefemiz güçlü bir devlet, refah içinde bir halk görmek idi.

Muhafazakâr medya ile aynı şeyi söyleyebilirsiniz. Ancak siz içten söylersiniz, onlar görev olarak söylerler. Devlet, millet menfaatine bir fikir söylemek isteyin asla sizi dinlemezler. Onlar, para yoksa eğer yaralı parmağa bile işemezler. Çünkü milli değiller. Her gün ağzınız açık dinlediğiniz çok sayıda yazar tarafından,  bunları söylediğiniz için sosyal medya engellenirsiniz.

Ülkede iki paralel devlet oluştu. Biri, malum bildiğiniz Fetullahçı terör örgütü. Mücadele sürüyor ama birkaç günde çözülecek bir sorun değil. İkincisi Doğu ve Güneydoğu’da PKK tarafından kurulan paralel devlet. İkisinin de kökü kazınmadan bu ülkede huzur olmaz.

Artık edebi laflarla “ lojistik depoları, silah ve mühimmat yığınakları, toplanma bölgeleri vuruldu” gibi sözleri bırakıp, açıkça “evet pkk’yı her yönüyle vuruyoruz ve vurmaya devam edeceğiz deme vakti gelmiştir. Asıl çözüm budur.

Örgütlerin iç yüzü görülmeden, gerçek maksatları anlaşılmadan bu sorun çözülmez. İki paralel yapıdan biri dindar görünüp kâfirce vatan hainliği yapıyor, diğeri çözümün mimarı olan Cumhurbaşkanı’na adice saldırıyor.

Erdoğan olmazsa kimle çözüm yapılacak diye düşünmüyorlar. Demek ki maksat çözüm değil. O zaman anladıkları dilden çözmek gerek.


2.8.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder