Algı operasyonlarına açık bir milletiz. Bir olayı anlamak ve kanaat
sahibi olmak için birilerinden bir şeyler duymak yetiyor.
Sosyal medyada “ ben hiçbir derneğe güvenmiyorum” diye yazan biri
anında çok kişi tarafından teveccühe mazhar oldu. Belki bu insanların çoğu
hiçbir dernekle ilişkide olmamış, hiçbir derneği tanımamış, derneklerin
faaliyetleri hakkında zerre bilgisi olmayan insanlar.
Ancak “ ben hiçbir derneğe güvenmiyorum “ sözü onlar için ölçü
olmuştur. Bu şahıs belki yalan söylüyor da olabilir. Lakin bu fikre katılanlar
açısından derneklerin tamamı bitmiştir artık.
Devlet başlarında bombalar patlayan 2 milyon civarında insanı bir
kampta toplayıp bakamayacağını bilmiyor muydu? Pekâlâ biliyordu. Şu ana kadar 6
milyar dolar harcanmasına rağmen yeterli bakım ve refah sağlanmaktan çok
uzaktır.
Devletimizin zihninin arka planında, en azından bomba altında
kalmaktan kurtaralım, nasıl olsa milletimiz bu insanlara bakar dediğini duyar
gibiyim. Ve öyle de oluyor. Konuya uzak olanlar bilmeyecek ama milletimiz aynen
bunu uygulamaktadır.
İnsanın olduğu yerde hem de yoğun olduğu yerde hiçbir şey dört
dörtlük olamaz. Siyasi örgütler de böyledir. Farklı maksatlarla bir araya gelen
örgütler ve oluşumlar da.
İdealist insanların oluşturduğu bir yapıya giren hiç ideali olmayan
hatta bu insanların ideallerini ve onlara bel bağlayan mağdurları sömürmeyi
hedefleyen insanlar neden olmasın.
Bu tür oluşumlar menfaat amaçlamadığı, sırf Allah rızası için çalıştığından
zaten bu ideali olmayan insanları hoş karşılamaz ve anında devre dışı
bırakırlar.
Yardım ve dayanışma dernek ve örgütlerinin içinde bulunduğu ikinci
sıkıntılı konu bir şahsın belki kanaati belki iftirası ile yönlenen insanlardan
başka, örgütlerin ve devletlerin politikalarına ters düştüğü için özellikle algı
operasyonu yapmalarıdır.
Dayanışma ve yardımlaşma dernekleri cami dernekleri gibi tek hedefi
inşası devam eden camiyi bitirmek olan kurumlar değildir. Sınırları aşan
çalışmaları ile bazen devletlerin bile tepkisini çekebilir. Bu tepki yapılan
yanlışlardan değil, söz konusu devletin bizimle ilişkilerinde hedeflerine ters
düşülmesindendir.
İsrail ile İHH’nın ters düşmesinin sebebi, İHH’nın içinde yolsuzluk
yapan, yardımları mağdurlara ulaştırmayan insanların bulunması olabilir mi
sizce? Sadece İsrail değil, İsrail sevdalısı başka devletler tarafından da yasaklanmıştır
İHH. The jeruselam Post’un 20.4.2012 tarihindeki haberinde “ Almanya Hamas
bağlantılarından dolayı İHH’yı yasakladı” diyor.
Düşünmek lazım, Hamas bağlantısı mı yoksa yerinden yurdundan
edilen, göçe zorlanan insanlara, yoksullara, yetimlere yaptığı yardımlarla
İsrail politikasına ters düştüğü için mi?
Yine Almanya çıkışlı bir algı operasyonu da Deniz Feneri Derneği’ne
yapıldı. Burada maksat Almanya’da Deniz Feneri’nin önünü kesmekti. Bu
operasyona bizim hayır ve yardımdan anlamayan, Allah rızası nedir bilmeyen,
plazalarında otururken her şeyi sütliman görüp yetimlerin dahi olabileceğini
akledemeyen medyamız da çanak tuttu.
Daha sonra Alman mahkemelerince yolsuzluk yoktur kararı verilmesine
rağmen ne Alman medyasında ne de bizim medyada yer almadı. Zaten maksat
yolsuzluk soruşturması yapmak değil, yolsuzluk algısı ile insanların güvenini
sarsmaktı.
Bunu da yeterince başardılar.
Bu oyuna gelen insanlar belki farkında olmuyorlar ama bunu bilinçli
olarak yapan, kampanya yürüten, sosyal medyada hiç bilgisi olmadığı halde,
sadece devlet politikasına olan zıtlığı veya bir dış devlet politikasına
yakınlığı nedeniyle hayır kurumları aleyhine konuşanlar bilsin ki;
Bugün aç kalan, açıkta kalan, okulsuz kalan, kış soğuklarında
paltosuz ve ayakkabısız kalan her yetimin vebali bunların boyunlarına dolanacaktır.
Şimdi olmasa bile Ahirette mutlaka.
8.7.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder