8 Temmuz 2015 Çarşamba

DERNEKLER VE ALGILAR

Algı operasyonlarına açık bir milletiz. Bir olayı anlamak ve kanaat sahibi olmak için birilerinden bir şeyler duymak yetiyor.

Sosyal medyada “ ben hiçbir derneğe güvenmiyorum” diye yazan biri anında çok kişi tarafından teveccühe mazhar oldu. Belki bu insanların çoğu hiçbir dernekle ilişkide olmamış, hiçbir derneği tanımamış, derneklerin faaliyetleri hakkında zerre bilgisi olmayan insanlar.

Ancak “ ben hiçbir derneğe güvenmiyorum “ sözü onlar için ölçü olmuştur. Bu şahıs belki yalan söylüyor da olabilir. Lakin bu fikre katılanlar açısından derneklerin tamamı bitmiştir artık.

Devlet başlarında bombalar patlayan 2 milyon civarında insanı bir kampta toplayıp bakamayacağını bilmiyor muydu? Pekâlâ biliyordu. Şu ana kadar 6 milyar dolar harcanmasına rağmen yeterli bakım ve refah sağlanmaktan çok uzaktır.

Devletimizin zihninin arka planında, en azından bomba altında kalmaktan kurtaralım, nasıl olsa milletimiz bu insanlara bakar dediğini duyar gibiyim. Ve öyle de oluyor. Konuya uzak olanlar bilmeyecek ama milletimiz aynen bunu uygulamaktadır.

İnsanın olduğu yerde hem de yoğun olduğu yerde hiçbir şey dört dörtlük olamaz. Siyasi örgütler de böyledir. Farklı maksatlarla bir araya gelen örgütler ve oluşumlar da.

İdealist insanların oluşturduğu bir yapıya giren hiç ideali olmayan hatta bu insanların ideallerini ve onlara bel bağlayan mağdurları sömürmeyi hedefleyen insanlar neden olmasın.

Bu tür oluşumlar menfaat amaçlamadığı, sırf Allah rızası için çalıştığından zaten bu ideali olmayan insanları hoş karşılamaz ve anında devre dışı bırakırlar.

Yardım ve dayanışma dernek ve örgütlerinin içinde bulunduğu ikinci sıkıntılı konu bir şahsın belki kanaati belki iftirası ile yönlenen insanlardan başka, örgütlerin ve devletlerin politikalarına ters düştüğü için özellikle algı operasyonu yapmalarıdır.


Dayanışma ve yardımlaşma dernekleri cami dernekleri gibi tek hedefi inşası devam eden camiyi bitirmek olan kurumlar değildir. Sınırları aşan çalışmaları ile bazen devletlerin bile tepkisini çekebilir. Bu tepki yapılan yanlışlardan değil, söz konusu devletin bizimle ilişkilerinde hedeflerine ters düşülmesindendir.

İsrail ile İHH’nın ters düşmesinin sebebi, İHH’nın içinde yolsuzluk yapan, yardımları mağdurlara ulaştırmayan insanların bulunması olabilir mi sizce? Sadece İsrail değil, İsrail sevdalısı başka devletler tarafından da yasaklanmıştır İHH. The jeruselam Post’un 20.4.2012 tarihindeki haberinde “ Almanya Hamas bağlantılarından dolayı İHH’yı yasakladı” diyor.

Düşünmek lazım, Hamas bağlantısı mı yoksa yerinden yurdundan edilen, göçe zorlanan insanlara, yoksullara, yetimlere yaptığı yardımlarla İsrail politikasına ters düştüğü için mi?

Yine Almanya çıkışlı bir algı operasyonu da Deniz Feneri Derneği’ne yapıldı. Burada maksat Almanya’da Deniz Feneri’nin önünü kesmekti. Bu operasyona bizim hayır ve yardımdan anlamayan, Allah rızası nedir bilmeyen, plazalarında otururken her şeyi sütliman görüp yetimlerin dahi olabileceğini akledemeyen medyamız da çanak tuttu.

Daha sonra Alman mahkemelerince yolsuzluk yoktur kararı verilmesine rağmen ne Alman medyasında ne de bizim medyada yer almadı. Zaten maksat yolsuzluk soruşturması yapmak değil, yolsuzluk algısı ile insanların güvenini sarsmaktı.

Bunu da yeterince başardılar.

Bu oyuna gelen insanlar belki farkında olmuyorlar ama bunu bilinçli olarak yapan, kampanya yürüten, sosyal medyada hiç bilgisi olmadığı halde, sadece devlet politikasına olan zıtlığı veya bir dış devlet politikasına yakınlığı nedeniyle hayır kurumları aleyhine konuşanlar bilsin ki;

Bugün aç kalan, açıkta kalan, okulsuz kalan, kış soğuklarında paltosuz ve ayakkabısız kalan her yetimin vebali bunların boyunlarına dolanacaktır. Şimdi olmasa bile Ahirette mutlaka.


8.7.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder