Rabbimiz
Yusuf suresinde “Biz Kur’an'ı
Arapça olarak indirdik, umulur ki, siz onu anlarsınız”
demektedir.
Demek ki insanlar bunu okuyarak yollarını bulacaklar. Hangi insanlar? Peygamber
Efendimizin çevresinde olan insanlar.
Vahiy geliyor,
bu insanlara tebliğ ediliyor. Kayıt altına alınıyor ezber veya yazılı olarak.
Sonra Efendimizin olmadığı bir ortamda bu ayetler insanlara okununca insanlar
anlıyorlar.
Arapça olduğu
özellikle vurgulanmıştır ki, biz insanlar nankörüz. Yarın hesaba çekilirken ben
Arabım ama bize indirdiğin kitap İngilizceydi anlamadım dememek için.
Tefsir diye
bir şey henüz o dönemde söz konusu değil. Çünkü ayet neden inmiş, hangi olaya
bağlı inmiş, ne zaman inmiş, daha önce inen bir ayeti nesh eden bir ayet mi v.s.
insanlar biliyorlar.
Peki, şimdi
bir Arap okursa o dönemdeki insanlar gibi yine anlayacak mı? Hayır, anlamayacak
çünkü yukarıda saydığımız unsurları bilmiyor. Anlayacağı şey açık olarak
bildirilen ayetlerdeki emirlerdir.
Yani okuduğu
zaman “
Allah’tan başkasına tapmayacaksınız.
Ana-babaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik
yapacaksınız. İnsanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekâtı
vereceksiniz” Bakara-83 ayetini rahatlıkla anlayacaktır.
Yahut
“Her kim Allah’a, meleklerine,
peygamberlerine, Cebrail ile Mikail’e düşman olursa, iyi bilsin ki, Allah da o
kâfirlerin düşmanıdır” Bakara-99 ayetini anlayacaktır.
Meal
nedir peki? İşte o arabın okuyup anladığı ayetlerin Türkçeye çevrilmiş halidir.
Biz de bu cümleyi okuyunca ne dediğini rahatlıkla anlarız.
Şimdi
biz meal okuyun dediğimizde karşımıza “tefsir biliyor mu, akait biliyor mu,
usul biliyor mu, kelam biliyor mu, ilmihal biliyor mu, fıkıh biliyor mu” diyen
insanlar itiraz ediyorlar. Hayır, bilmiyor, hayatında bir ayeti bile kitaptan
okumamış insan bunları nerden bilsin dediğimizde “öyleyse meal okumasın”
diyorlar.
Okumayı
sevmeyen insanımıza meal okumak için bütün bunları oku ki anlayasın dersek, hiç
birini okumaz. Okumayınca eline Kuran’ı da almaz. Hep şikâyet etmiyor muyuz
duvarda asılı durmak için değildir diye.
Bize
göre Kitabı okuyup içindeki ile amel etmek değil, Kuran kıraati ibadet oldu. Ayeti
okuyup kapattıktan sonra normal hayatına dönüp ne bir yetime ne bir fakire
faydası olmadan yaşamaya devam ediyoruz.“Yine
sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki; ihtiyaçtan fazlasını infak
edin. İşte böyle Allah size ayetlerini açıklıyor, umulur ki siz düşünürsünüz” Bakara-219
ayetini okumuştur belki.
Muhkem
ayetler var, müteşabih ayetler var. Bu yazdıklarımız muhkem ayetler. Bu
ayetleri okuma yazma bilen her fert anlayacaktır. Eğer ciddi ise, dinini
öğrenmek istiyorsa namaz ayetini okuduğunda, demek ki namaz diye bir şey varmış
ama nasıl kılındığını yazmıyor. Bunu da öğreneyim diye merak eder hadislere,
âlimlerin kitaplarına başvurur.
“
Ey iman edenler! “Raina
demeyin.“unzurna” deyin “ Bakara-104 ayetini okuduğu zaman burada Arap
geleneğine göre bir söz, bir davranış anlatılıyor diye merak edip neymiş diye
tefsir bakma ihtiyacı duyacaktır.
Yahut “…..Kendilerinden
zihar yaptığınız eşlerinizi anneleriniz yerine koymamıştır….” Ahzab-4 ayetini
okuyunca yine merak edip “zıhar”
neymiş diye bir kaynak arayacaktır.
Biz diyoruz ki, hiç olmasa muhkem ayetleri anlasa
medyatik fitnecileri gerçek âlimlerden ayırt ederler. Bunlar yanlışsa eğer
doğrusu ne diye merak saiki ile araştırma ihtiyacı hissederler.
Bizzat denk geldiği ve izlediğim bir programda
muhterem hocamız Buda heykelini anlatırken insanların o heykele nasıl tazim
ettiğini, aslında heykelde Allah’ı bulduklarını, heykele değil de Allah’a tazim
ettiklerini anlatmasını izlerken ağzım açık kalmıştı.
Merhum Elmalılı’nın tefsirinde aklımda kaldığı
kadarı ile şöyle der. “İnsanlar tarihin hiçbir döneminde puta tapmamıştır.
Tanrılarını temsilen putlar yaparlar, onların nezdinde o puta saygı gösterirler.
İşte puta tapmak buna diyoruz” şeklinde izah etmiş.
Öyle ya, insanlar eşek değil ki, eliyle yaptığı
şeye tanrı desin. Tanrısını temsilen yapıyor. İster o heykelde Allah’ı bulsun,
ister bilmem ne tanrısını bu puta tapmaktır Allah’a değil. Eğer mealde “Allah'ı bırakıyorlar da,
kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan şeylere tapıyorlar ve
"Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki,
"Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber
veriyorsunuz?" Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden
münezzehtir” Yunus-18 ayetini okumuş olsaydılar bu kadının Müslüman kimliği altında puta tapmayı övdüğünü hiç
olmasa anlarlardı.
Okudukça dinini merak edecek, merak ettikçe
araştıracak öğrenecektir. Araştırırken 1400 yıl öncesine gitme şansı olmadığına
göre ehlisünnet imamlarının eserlerine müracaat edecektir. Meal okuyan bir
insan haliyle bütün meseleleri meal ile çözemeyeceğini anlayacaktır.
Ayetleri okudukça “acaba bu ayette ne denmiş”
diye sorduğunda anlayacak ki, geçmiş âlimleri yok sayan, “sadece meal yeter”
diyen kötü niyetliler fitne unsurudur. Çünkü meal ile içinden çıkamamıştır.
Eğer hiç okumamışsa biz onlara kimlerin fitne unsuru olduğunu anlatmakta
zorlanıyoruz.
Maksadımız meal ile insanlara bir başlangıç
yaptırmak, merak uyandırmak, en azından muhkem ayetlerle islama adım attırmaktır.
Müteşabih ayetlerle uğraşmamayı “ Bu
kitaptan bir kısım ayetler muhkemdir ki, bu ayetler kitabın aslıdır. Diğer bir
kısmı da müteşabih ayetlerdir. Kalplerinde kaypaklık olanlara gelince, onlar
sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyiflerine göre yorumunu yapmak için
ondan müteşabih olanların peşine düşerler. Hâlbuki onun gerçek manasını
Allah’tan başka kimse bilmez. İlimde uzman olan ise derler ki:” Biz buna
inandık, hepsi Rabbimiz katındandır. Akıl sahiplerinden başkası da derin
düşünmez “ ayetini okuyunca anlayacaktır.
“Allah ve peygambere itaat edin. Umulur ki
siz merhamet olunursunuz”
Al-i
İmran- 132 ayetini okuduğu zaman Peygamber Efendimize(sav) postacı diyenlerin sahtekâr
olduklarını, onların mealinin okunmayacağını anlarlar.
“Ey iman edenler! Allah’tan O’na yaraşır
şekilde korkun. Ve ancak Müslümanlar olarak can verin. Hep birlikte Allah’ın
ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini
düşünün” Al-i İmran-103 ayetini okuyunca, profiline “Allah’a âşık” yazıp
İslam dışı yaşayanlar âşık olmakla değil, korkmakla ve emirlerine uymakla
kurtulacakları anlarlar diye umuyorum.
19.4.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder